Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, görüşmelerinin ardından Dışişleri Bakanlığı İstanbul Temsilciliğinde ortak basın toplantısı düzenledi.
Bakan Çavuşoğlu, burada yaptığı konuşmada, ikili görüşmede terörle mücadelenin de masaya yatırıldığını dile getirerek şunları söyledi:
"Terörle ilgili kaygılarımızı da kendilerine aktardık. Başta PKK, YPG, PYD ve FETÖ olmak üzere terör örgütlerine kucak açılmasının müttefiklik ruhuyla bağdaşmayacağını bir kere de burada vurgulamak isterim. Maalesef son dönemlerde listesini de Sayın Baerbock'a verdim, Almanya'da PKK'nın faaliyetlerinde bir artış görüyoruz hem de yasaklanmış sembol ve paçavralarıyla birlikte. Yine Stuttgart Başkonsolosluğumuza ait bir aracın kundaklanmasının ardından Alman makamlarına tepkimizi de beklentilerimizi de iletmiştik."
Türkiye'nin, terör örgütleriyle mücadelede somut adımlar ve aktif bir iş birliği beklentisi olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, "Savunma sanayi ürünlerindeki kısıtlama halen devam ediyor. Müttefiklik anlayışının ruhuna uygun değil. Bunu da söyledik. Tabii müttefikler arasında kısıtlamaların olmaması gerektiğini düşünüyoruz." diye konuştu.
Çavuşoğlu, Avrupa'da artan ırkçılık ve İslam karşıtlığının endişe verici olduğuna işaret ederek, "Bakanlık olarak bir rapor hazırladık. Gerçekten çok ciddi bir artış var. Pandemi döneminde de Müslümanlara yönelik, camilere yönelik ırkçı saldırılarda çok ciddi bir artış var. Almanya'daki Türk ve Müslüman toplumunun cami ve derneklerinin güvenliği için gerekli tedbirlerin alınmasını bekliyoruz." ifadelerini kullandı.
Bu konularda Türkiye'nin Almanya ile iş birliğine hazır olduğunu belirten Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Her türlü ırkçılık, her türlü ayrımcılığa karşı hep beraber mücadele etmemiz gerekiyor. Sayın Baerbock, bu konuda duyarlı bir siyasetçi. Kendilerine biraz önce yaptığımız görüşmede de teşekkür ettim. Irkçı NSU örgütünün işlediği cinayetlerde yaşamını yitiren kardeşlerimiz için yapılan anıtı geçen hafta Nürnberg'de ziyaret etti ve buradan önemli bir mesaj verdi. Kendisine bu hassasiyet için de çok teşekkür ediyorum."
"Kavala'yı Türkiye aleyhine kullanıyorsunuz"
Çavuşoğlu, toplantının soru-cevap kısmında ise Almanya'nın Osman Kavala davasına yönelik tutumunu eleştirdi.
Avrupa'da Fransa, Norveç, Almanya ve Yunanistan'da birçok AİHM kararının uygulanmadığına dikkati çeken Çavuşoğlu, "Her bir vatandaşımızın iç hukuk yolu tüketildikten sonra AİHM'e başvuru hakkı vardır. Bu, Osman Kavala için de geçerlidir. Türkiye olarak AİHM'in aldığı serbest bırakma kararı uygulanmıştır ama başka suçlardan dolayı tutukluluk devam etmiştir, nitekim o farklı suçlamalardan dolayı da bir ceza almıştır." diye konuştu.
Çavuşoğlu, AİHM'in Türkiye'de iç hukuk yolları tükenmeden bir karar alması halinde bunun siyasi bir karar olacağını belirterek şunları ifade etti:
"Bu kadar karar uygulanmazken, Yunanistan'dan geldiniz, bunları Yunanistan'a hatırlatmazken, niye Osman Kavala konusunu sürekli gündeme getiriyorsunuz? Çünkü Osman Kavala'yı Türkiye aleyhine kullanıyorsunuz, fonluyorsunuz. Gezi olaylarında ne kadar fonladığınızı biliyoruz. Sizlerin ne kadar destek verdiğini biliyoruz. O nedenle Osman Kavala konusunu sürekli gündemde tutuyorsunuz."
Çavuşoğlu, Almanya'nın, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi toplantılarında tüm üye ülkeleri arayıp Türkiye'nin atılması için çaba sarf ettiğini de söyledi.
"Yunanistan, bu anlaşmaları ihlal ediyor ve (adaları) silahlandırıyor"
Bakan Çavuşoğlu, Türkiye'nin Yunanistan ile Ege ve Akdeniz'de ihtilafları olduğunu dile getirerek, "Oysa ihtilaflı konularda propagandalara inanıp da taraf tutmak doğru bir şey değil. Almanya'dan bizim beklentimiz bu değil." dedi.
Türkiye'nin Yunanistan ile ihtilaflı konuları barışçıl yönde çözmek için çaba gösterdiğini ancak Yunanistan'ın Türkiye aleyhine kara propagandasını sürdürdüğünü belirten Çavuşoğlu, Türkiye'nin Birleşmiş Milletlere (BM) gönderdiği konuya ilişkin mektubun gayet açık, sarih olduğunu ifade etti.
Çavuşoğlu, Doğu Ege adalarının gayriaskeri statüsüne dair uluslararası antlaşmaları hatırlatarak, "Bu adalar, Yunanistan'a 1923 Lozan ve 1947 Paris Barış antlaşmalarıyla verildi ama bazı adalar için bir şart konuldu. Yunanistan, bunları silahlandıramaz ama Yunanistan, bu anlaşmaları ihlal ediyor ve (adaları) silahlandırıyor. Uluslararası hukuktan bahsediyorsak Yunanistan'a, Avrupa Birliği (AB) ülkesi diye yanlış yaptığı halde sahip çıkmak doğru bir şey değil." diye konuştu.
Türkiye'nin bu hususları BM'ye yazdığı mektupta dile getirdiğini ancak Yunanistan'ın uluslararası hukuk çerçevesinde cevap veremediğini söyleyen Çavuşoğlu, "Çünkü suçlu. Haksızsa, siz de Yunanistan'a 'haksızsın' diyebilmelisiniz ama bunu diyemiyorsunuz işte." ifadelerini kullandı.
AB üyesi olmanın her türlü hakka sahip olmak anlamına gelmediğinin altını çizen Çavuşoğlu, her türlü uluslararası hukuk ve insan hakları ihlaline rağmen AB'nin birlik ruhu içinde desteğini sürdürmesini eleştirdi.
Çavuşoğlu, Almanya'nın, Türkiye ve Yunanistan arasındaki ihtilaflar konusunda tutum alırken dengeli bir politika izlemesi gerektiğini vurgulayarak şunları kaydetti:
"Yunanistan bu konuda çok başarılı. En haksız olduğu durumda bile mağdur edebiyatını çok iyi yapar. Ağlamayı çok iyi becerir, propagandayı iyi yapar. Bu konuda her iki tarafın da dinlenmesi gerekiyor. O çerçevede gerek kurumlar, uluslararası örgütler olsun gerekse ülkeler olsun dengeli ve adil davranılması gerekiyor."
"2022’de de en fazla turistin Almanya’dan geleceğini görüyoruz"
Almanya'nın Türkiye'nin önemli ortaklarından olduğunu belirten Çavuşoğlu, Türkiye ve Almanya'nın iki NATO müttefiki olduğuna işaret ederek, "Almanya’da bulunan 3 milyonu aşkın Türk toplumu ülkelerimizi birbirine daha sıkı bağlıyor." dedi.
Çavuşoğlu, iki ülke arasındaki ticaret hacminin geçen yıl 41 milyar doları yakaladığını, bu sene 45 milyar dolar, 2023'te ise 50 milyar dolara ulaşma potansiyeli bulunduğunu belirterek, ticarette Almanya lehine bir açık olsa da tolere edilebilir bir açık olduğunu vurguladı.
Ticaretin iki tarafın yararına ve dengeli bir şekilde artması için yapılacaklara vurgu yapan Çavuşoğlu, "Üçüncü Ekonomi ve Ticaret Ortak Komitesi (Jetco) toplantısına bu yılın ikinci yarısında ev sahipliği yapmaya hazırız." diye konuştu.
Çavuşoğlu, 2021’de salgın etkisine rağmen Türkiye'ye 3 milyondan fazla Alman turist geldiğini de hatırlatarak, "Önemli bir bölümü benim şehrim Antalya'ya geldiler 2022’de de en fazla turistin Almanya’dan geleceğini görüyoruz." ifadelerini kullandı.
Bakan Çavuşoğlu, ikili istişareler ve dışişleri bakanlıkları arası stratejik mekanizmaların önemine de değinerek, ikili ve bölgesel konuları bu mekanizmalar çerçevesinde ele almakta fayda olduğunu söyledi.
Türkiye-AB ilişkilerinin de masaya yatırıldığını ifade eden Çavuşoğlu, "Biz Türkiye olarak önümüzdeki siyasi engellerin kaldırılmasını istiyoruz. Avrupa Birliğinin somut ve anlamlı adımlar atması gerekiyor. Gümrük Birliği anlaşmasının modernizasyonu için müzakerelerin tekrar başlaması ve vize serbestisinin hayata geçmesi bizim en haklı taleplerimizdir. Bunlar 2016 göç açıklamasında da açık net bir şekilde var." diye konuştu.
Çavuşoğlu, Türkiye ve Almanya arasında bölgesel konularda iş birliğini artırmak istediklerini de belirterek, Ukrayna-Rusya savaşıyla ilgili atılan adımlar hakkında Baerbock'un da bilgilendirildiğini kaydetti.
Türkiye ve Almanya iş birliğinin bölgede sorunların çözülmesinde fark yaratabileceğinin altını çizen Çavuşoğlu, "Avrupa’nın en güçlü ülkeleri olarak bölgesel konularda işbirliğimizi geliştirmek istiyoruz." dedi.
"Almanya dahil üçüncü ülkeler, Yunanistan’ın ve Kıbrıs Rum kesiminin propagandasını alet olmaması gerekiyor"
Çavuşoğlu, Ukrayna-Rusya savaşı ve tahıl ihracatı hakkında da görüş alışverişinde bulunduklarını aktararak, şöyle dedi:
"Türkiye olarak her iki tarafla, yani Ukrayna ve Rusya'yla temaslarımız devam ediyor. Bunu siyasi angajmanın sağlanması ve sorunların masada çözüme kavuşturulması için önemli buluyoruz ve bunun için gayret sarf ediyoruz. Ukrayna tahılının Karadeniz'den ihracatı bağlamında İstanbul’da varılan anlaşmanın önümüzdeki süreçte iki ülke arasında önemli bir güven arttırıcı adım olmasını ve de ateşkese vesile olmasını umut ediyoruz. Her ne kadar ikisi farklı konular olsa da sorunsuz işlemesiyle bu yönde olumlu bir hava oluşturacaktır diye düşünüyoruz."
Türkiye'nin anlaşmanın sorunsuz ve başarılı işlemesi için elinden geleni yapacağını söyleyen Çavuşoğlu, Baerbock'la görüşmede bölgesel konuların ele alındığını da ifade ederek, şunları söyledi:
"Almanya’nın özellikle Doğu Akdeniz ve Ege konularında dengeli tutumunu korumasını istiyoruz ve bunun çok önemli olduğunu görüyoruz. Almanya dahil üçüncü ülkelerin, provokasyonlara ve de propagandalara, özellikle de Yunanistan’ın ve Kıbrıs Rum kesiminin propagandasını alet olmaması gerekiyor. Almanya bu süreçte geçmişte dürüst bir arabuluculuk görevi üstlendi. Yani dengeli bir tutum sergilerdi. Ama son zamanlarda bu dengenin maalesef kaybolduğunu görüyoruz. Her iki tarafı da dinlemek gerekiyor. Her iki taraftan bilgi almak gerekiyor. Önyargısız bir şekilde bilgi almak gerekiyor. Avrupa Birliği üyesi diye bir tarafın söylediğini mutlak doğru kabul etmek, diğer tarafın, Türkiye'nin söylediğini de de mutlak yanlış kabul etmek dürüstlüğe de yakışmaz. O nedenle bu propagandalara alet olmadan her türlü meseleyi biz Türkiye olarak konuşmaya hazırız. Her türlü meselenin de diplomasiyle, barış yoluyla çözülmesi gerektiğine inanıyoruz."
"Suriye'yi de unutmamak lazım"
Çavuşoğlu, toplantının soru cevap bölümünde, Türkiye-İran-Rusya liderlerinin Astana formatı kapsamında Tahran'da yaptığı görüşmeye yönelik Almanya'nın eleştirilerine değinerek, "Tahran'daki buluşma ile ilgili açıklamayı yadırgadığımı da kendilerine söyledim. Sayın Cumhurbaşkanımızın Putin'le görüşmesinden sonra tahıl ihracatının önündeki engelin kaldırıldığı vurgusu yapılmasını beklerdim." diye konuştu.
"Görüşmeden, diyalog olmadan nasıl bu işleri halledeceksiniz?" diye soran Çavuşoğlu, Türkiye'den ateşkes konusunda da ciddi bir beklenti olduğunu belirtti.
Çavuşoğlu, hem Rus hem de Ukraynalı taraflarla diyaloğun sürdürüldüğünü anlatarak, "Bizim bu diyaloğumuz insanlığın hayrınadır. İki ilişkiler için de önemlidir, bölgesel konular için de önemlidir." ifadelerini kullandı.
Türkiye-İran-Rusya arasındaki Astana formatındaki görüşmelerin Suriye için de önemli olduğunu anlatan Çavuşoğlu, şunları söyledi:
"Bugün Suriye’de hangi süreç var? Uluslararası Suriye Destek Grubu toplanabiliyor mu? Hayır. Fikirdaş Ülkeler Toplantısı mekanizması ne oldu? Yok. Ama Astana formatı sayesinde bugün Anayasa Komitesi toplantılarından bahsedebiliyoruz. BM de tek başına işleyen bir süreç yok. Bizim sayemizde bu süreçler işliyor. Suriye'yi de unutmamak lazım. Orada da bir iç savaş var. Orda da 11 yıldır insanlar ölüyor."
Çavuşoğlu, bu tarz görüşmelerin bölge için önemli olduğunu söyleyerek, "Oradaki bir fotoğrafa takılıp da bunu bir sınama gibi değerlendirmek doğru değil." dedi.
"Frontex de maalesef denizdeki bu geri itmeler ve ihlallere ortak oluyor"
Avrupa Yolsuzlukla Mücadele Ofisi (OLAF) tarafından hazırlanan ve Der Spiegel'de yayımlanan; Frontex’in Yunanistan’ın göçmenleri hukuksuz bir şekilde Türkiye’ye geri göndermesinden haberdar olduğu ancak bunu sakladığı yönündeki rapora ilişkin bir soru üzerine Çavuşoğlu, Yunanistan'ın yaptığının kabul edilemez olduğunu söyledi.
Çavuşoğlu, "Botların şişlenmesi, insanların soğukta kıyafetlerinin de üzerinden çıkarılarak ölüme terk edilmesi... 19 göçmen bu sene sınırda öldü. Frontex de maalesef denizdeki bu geri itmeler ve ihlallere ortak oluyor." dedi.
Bakan Çavuşoğlu, bu konunun uluslararası hukuk çerçevesinde insan haklarına riayet ederek ciddiyetle ele alınması gerektiğini vurguladı.
"(Rusya'ya drone satışı) Söz konusu değil"
Türkiye'nin Rusya'ya dron satıp satmayacağına ilişkin bir soru üzerine Türkiye'nin bu yönde resmi bir açıklamasının bulunmadığını belirten Çavuşoğlu, "Bu, basında yer alan bir iddiadır. Herhangi böyle bir şu anda görüşme ya da bir teklif, bir çaba da yoktur." dedi.
Basında çıkan haberler üzerine yorum yapmanın doğru olmadığını söyleyen Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Şu anda Rusya ile herhangi bir dron (satışı) konusu söz konusu değil. Kaldı ki, bu bahsettiğiniz dronu Türkiye Cumhuriyeti Devleti üretmiyor, bir özel şirketimiz başarılı bir şekilde üretiyor. Tüm dünyada şu anda Bayraktar İnsansız Hava Araçları (İHA) ve Silahlı İnsansız Hava Araçları (SİHA), şimdi Akıncı da biliyorsunuz çıktı; biliniyor, isteniyor. Sonuçta devletler arasında böyle bir görüşme yok. Şirketten de bize gelen böyle bir şey yok. Şirkete böyle bir teklif geldiği zaman şirket görüş için bize soruyor. Biz de kendilerine görüşlerimizi söylüyoruz."
"DEAŞ'la mücadele etmek istiyorsanız bizim gibi sahaya inersiniz"
Çavuşoğlu, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyine yönelik olası askeri operasyonlarına yönelik eleştirilere yanıt verdi.
Suriye'de Türkiye'nin DEAŞ, PKK ve YPG gibi terör örgütlerine karşı mücadele verdiğini söyleyen Çavuşoğlu, "Bugün YPG/PKK Türkiye'ye tehdit oluşturuyor ve son iki yılda 25 askerimiz şehit oldu, çok sayıda Suriyeli sivil öldü, sivil vatandaşlarımız şehit oldu." dedi.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin Suriye'de askeri bir çatışma içinde olmadığını, terörle mücadele yürüttüğünü belirterek, "Müttefiklerimizden Türkiye'nin terör kaygılarını anlıyoruz derken sadece sözle değil, Türkiye'nin uluslararası hukuktan kaynaklı haklı mücadelesine de destek vermesini bekleriz. Bunun DEAŞ'la hiçbir ilgisi yok. DEAŞ'la mücadele etmek istiyorsanız bizim gibi sahaya inersiniz, mücadele edersiniz, DEAŞ'ı oradan temizlersiniz. Yabancı terör savaşçılarıyla mücadele de dahil." diye konuştu.
Terör örgütü YPG/PKK'nın DEAŞ'la mücadele etmediğini de vurgulayan Çavuşoğlu, "Onların Afganistan'a uçaklarla nasıl gönderildiğini siz de biliyorsunuz çünkü Afganistan'da beraberdik." ifadelerini kullandı.
Baerbock: Tahıl koridoru anlaşması, açlık tehlikesiyle karşı karşıya olan birçok insana umut ışığı
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Türkiye ve Ukrayna'nın yakın bağlara sahip olduğunu belirterek, Türkiye, Rusya, Ukrayna ve Birleşmiş Milletler (BM) arasında "Tahıl ve Yiyecek Maddelerinin Ukrayna Limanlarından Emniyetli Sevki Girişimi Belgesi"ne ilişkin İstanbul'da imzalanan anlaşmaya değindi.
Bu anlaşma sayesinde 5 ay aradan sonra Ukrayna'nın Odessa limanından tahıl ihracına başlanacağını dile getiren Baerbock, "Türkiye'nin burada sağladığı büyük bir başarıydı. Şimdi her gün bu sevkiyatların nasıl gerçekleşeceğini göreceğiz. Özellikle sizin hükümetinizin burada başardığı, açlık tehlikesiyle karşı karşıya olan birçok insana umut ışığı. Bunun için de size büyük bir saygı gösteriyoruz." diye konuştu.
Baerbock, Türkiye'nin Karadeniz'deki güvenliğe önemli bir katkı sağladığını, bu zor dönemde NATO ortağı olarak iki ülkenin bir birine destek olmasının ortaya çıktığını kaydetti.
"Türkiye’de bu kadar çok insanı kabul etmiş olmanız son derece etkileyici"
Çavuşoğlu ile açık bir görüşme yaptıklarını belirten Baerbock, iki ülke arasındaki ilişkilerin önemli olduğunu söyledi.
Baerbock, Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkilerin çok özel bir öneme sahip olduğuna işaret ederek, değerlendirmeleri gereken çok önemli bir potansiyel olduğunu vurguladı.
Almanya ve Türkiye arasında birçok iş birliği alanı bulunduğunu kaydeden Baerbock, iki ülkenin de enerji ihtiyacının yüksekliğine dikkati çekti.
Baerbock, Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması'nı onaylamasının önemli olduğunu vurgulayarak, "Çünkü bizim için de bu gelecekteki ekonomik ve enerji projeleri için iyi bir temel." dedi.
Türkiye ziyaretine Ankara ile devam edeceğini belirten Baerbock, burada Suriyeli mültecilerle bir araya geleceğini aktardı.
Baerbock, çok sayıda mültecinin Türkiye’ye sığınabilmesi nedeniyle Türkiye’ye teşekkür borçlu olduklarını belirterek, "Türkiye’de bu kadar çok insanı kabul etmiş olmanız son derece etkileyici." ifadesini kullandı.
Tüm ülkelerin kendini savunma hakkına sahip olduğunu fakat önleyici saldırıların yapılmaması gerektiğini öne süren Baerbock, bunun DEAŞ gibi örgütlere yarayacağı iddiasında bulundu.
Baerbock, Türkiye'de PKK tehdidinin bulunduğunu bildiklerini belirterek, Türk halkının kendi güvenliğini sağlama hakkına sahip olduğunun altını çizdi.
"Gerektiği kadar Ukrayna’yı desteklemeye devam edeceğiz"
Çavuşoğlu ile görüşmesinde, Rusya-Ukrayna Savaşı'nı da ele aldıklarını kaydeden Baerbock, Rusya’nın son derece saldırgan şekilde davrandığını söyledi.
Baerbock, bunu kabul etmeyeceklerini vurgulayarak, "Biz gerektiği kadar Ukrayna’yı desteklemeye devam edeceğiz. Özgürlük ve kendi kaderini kendi tayin etme hiçbir şekilde müzakere edilemez." değerlendirmesinde bulundu.
NATO müttefikleri olan Türkiye ve Yunanistan’ın görüş ayrılıklarını diyalogla çözmesi gerektiğinin altını çizen Baerbock, gerginlikleri azaltmak gerektiğini ileri sürdü.
AB'nin ortak dış sınırları olduğunu, Doğu Akdeniz konusundaki hususların da tırmandırılarak çözülemeyeceğini öne süren Baerbock, tırmandırılması durumunda bu konuların orta ve uzun vadede çözülemeyeceğini iddia etti.
Baerbock, yeni hükümette antisemitizm, İslamofobi ve ırkçılık konularına karşı yeni yapılar oluşturduklarını kaydetti.
Dışişleri Bakanı olarak sorumluluğunun AİHM kararlarının uygulanmasını sağlamak olduğunu belirten Baerbock, AİHM’in Osman Kavala kararının da buna dahil olduğunu iddia etti.
Çavuşoğlu ile görüşmesinde, Libya konusuna da değindikleri bilgisini paylaşan Baerbock, "Almanya, Berlin’deki Libya konferansıyla bu süreçle çok zor da olsa uluslararası bir süreç başlatmaya çalıştı. Türkiye’nin bu sürece katılmayı sürdürmesinden dolayı memnuniyet duymaktayım." dedi.
Baerbock, Bakan Çavuşoğlu’nu Berlin’e davet etti.
Türkiye'nin Tahıl Sevkiyatı Anlaşması'ndaki rolüne övgü
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile Tahran'da yapılan üçlü zirvede çektirdikleri fotoğrafa ilişkin "meydan okuma" şeklindeki yorumu sorulan Baerbock, bu zor dönemlerde yapılan görüşmelerin önemli olduğunu ve NATO ittifakında yer alan kişilerin sürekli aynı kişilerle konuşamayacağını söyledi.
Ülkelerin farklı rolleri ve konumlarıyla farklı görüşmeler sürdürmekte olduğuna işaret eden Baerbock, şöyle konuştu:
"Türkiye'nin burada oynadığı rol, Birleşmiş Milletler (BM) ile özellikle tahıl koridoru konusundaki rolü, başka bir ülke üstlenemezdi. BM'nin de masada yer alması o kadar kolay değildi. Rusya da zaten bunu sürekli sorguluyordu. Bence burada Türkiye'nin önemli bir katkısı oldu. Bu tür anlaşmalar hakkında konuşulduğunda Rusya Devlet Başkanı ile de konuşulacak. Onun da bunu kabul etmesi gerekiyor.
Fakat görüntülerin gücünün ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Bu savaş sadece blokajlarla ve silahlarla değil görüntülerle, propaganda ve sosyal medyada da bu savaş sürdürülüyor. Bu, belki kişisel bir görüş, bence bu sembolleri küçümsememeyiz. Bunu söylemek istemiştim."
Baerbock, AB'nin sınır koruma ajansı Frontex’in Yunanistan’ın düzensiz göçmenleri hukuksuz şekilde Türkiye’ye geri göndermesinden haberdar olduğu ancak bunu sakladığı ortaya çıktığı anımsatılarak, neden Atina'nın bu yaptıklarına göz yumulduğuna ilişkin soru üzerine şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bazı raporlar daha önce de yayımlanmıştı. Burada yasa dışı geri itmelerin olduğu ortaya çıktı. Avrupa'nın bir dış sınırı var ve her ülkenin yaptığı gibi AB'nin de dış sınırlarını koruması gerekir. Frontex veya Yunan sınır güçleri gibi tabi ki bunların bu sınırı güvence altına alması gerekir. İnsan hakları ihlal edildiği durumlarda da bunların açıklığa kavuşturulması gerekir. Bunu Berlin'de söyledim, Atina'da söyledim, şimdi de burada söyledim. Kimse bunu gurur meselesi yapmamalı çünkü burada hakların ihlal edilmesi söz konusu olduysa bu açıkla ifade edilmeli. Yunanistan da olsa, AB sınırları da olsa Türkiye'nin sınırları da olsa.
Ortak bir insan hakları konvansiyonumuz var, AİHM'si var. Bunların kararlarını önemsiyoruz ve biz de bu kararları uyguluyoruz. Tabi ki bazı ülkelerin bunları uygulamaları gecikiyor. Hepimizin çıkarına olan şu ki; Avrupa'nın dış sınırlarında da Avrupa'nın değerlerini savunmalıyız. Gözlerimizi kapatırsak Avrupa'nın değerleri Akdeniz'de boğulur."
Almanya'nın savunma sanayi alanında Türkiye'ye yönelik ihracat kısımları getirmesine ilişkin soru üzerin Baerbock, sözleşmelerle temellerini oluşturdukları "ilkelere uymak zorunda olduklarını" dile getirdi. Baerbock, şunları kaydetti:
"Önceki Alman hükümetinin kararı şu şekildeydi; silahların insan haklarının ihlal edilebilmesi yönünde kullanılabileceği konusunda bazı tedbirler almıştı. Uluslararası hukuk konusunda farklı görüşlere sahip olduğumuz konuları ele aldık. Uluslararası hukuku savunuyoruz ve her yerde savunmak zorundayız. Uluslararası insani hukuka da uyulması gerekir. Burada orantılılık ilkesi son derece önemli. Kendini savunma, sivillerin korunması önemli."